İSVİÇRE’DEKİ HOLOKOST HAYATTA KALANLARI VE HOLOKOST HAFIZASI



Tarafsız bir devlet olan İsviçre 2. Dünya Savaşı’ndan zarar görmeden sıyrılmayı başardı. Dünyada, savaş durumlarında sınırlar kapalı kaldığı sürece, mültecilere sadece yasadışılık seçeneği kalıyor. Yahudilerin imha kamplarına sürgün edilmeleri başladığında İsviçre, sınırda binlercesi geri çevrilen Yahudi mültecilerin son şansı idi. İsviçre makamları, Yahudi mültecilerin 1942'den sonra potansiyel bir ölümle karşı karşıya olduğunu biliyorlardı. İsviçre'ye yasadışı yollardan girmeyi başaramayanların tamamı geri çevrilmedi, ancak bu insanlar bir kampta gözaltına alındılar. Savaş sırasında İsviçre'ye, 20.000’i Yahudi olmak olmak üzere, 50.000'den fazla mülteci sığındı. İsviçre, ancak Temmuz 1944'te, Yahudilere zulüm nedeniyle sığınma hakkı tanınması gerektiğini kabul etti. İsviçre devleti, 1941'e kadar mültecileri desteklemediğinden, sadece özel yardım kuruluşları mültecilerin tüm masraflarını üstlendi. O zaman için sayıları 19.000’i bulan İsviçre Yahudi toplumu ve onların şemsiye örgütleri ile İsviçre Yahudi Toplulukları Federasyonu’nun yaptığı gibi, İsviçre Yahudi Yardımlaşma Örgütleri Birliği de, uzun yıllar boyunca bu işin ağır mali yükünü üstlendi. Bunlar ayrıca, Amerikan Yahudi Ortak Dağıtım Komitesi’nden de destek aldılar.


İsviçre'deki Yahudi Soykırımı mağdurlarının çoğu, zulüm sırasında İsviçreli değil idiler. Yahudiler savaşın başından itibaren Nazi zulmünün hedefi haline geldiklerinden, daha çok Almanya veya diğer Avrupa ülkelerinden bu ülkeye geldiler. Bir kısmı toplama ve imha kamplarından kurtuldu; diğerleri de kaçarak veya saklanarak kurtuldu. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ise bunların çoğu İsviçre'ye geldi.
Yahudi Soykırımından kurtulanların İsviçre’deki mevcudiyeti, 1990'ların sonlarında, pasif varlıklar tartışması ve Bergier Komisyonu’nun yaptığı tarihsel araştırma üzerine kamuoyunun dikkatini çekti. O zamandan beri, siyaset dünyası ve sivil toplum, tarihi araştırmaların ilerlemesine ve güncellenmesine yardımcı oldular ve Holokost hafızası güçlendirildi. İsviçre’nin 1998’de İsveç’te kurulan ‘Uluslararası Holokost Anma İttifakı’na (IHRA) olan bağlılığı buna bir örnektir. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail, Arjantin ve Kanada’nın yanı sıra, 27 Avrupa ülkesi de bu uluslararası kuruluşun bir parçasıdır. Holokost, Batı medeniyetinin kurucu prensiplerini sarstığından, Holokost'un ne olduğunu açıklamak, Holokost hafızasını korumak ve bunun sebepleriyle ilgili araştırmaları teşvik etmek hayati öneme sahiptir.


Wer hingegen heimlich ins Landesinnere gelangte, wurde nicht mehr ausgeschafft, sondern in Lagern interniert. So befanden sich bei Kriegsende über 50000 Flüchtlinge in der Schweiz – rund 20000 davon waren jüdisch –, obwohl die Schweiz bis Juli 1944 die Judenverfolgung nicht als Asylgrund anerkannte. Da sich der Staat erst spät für die Flüchtlinge engagierte, mussten private Hilfswerke die Kosten übernehmen. So betreute der Verband Schweizerischer Jüdischer Fürsorgen während vieler Jahre Tausende von Menschen, und die rund 19`000 Schweizer Juden sowie ihr Dachverband, der Schweizerische Israelitische Gemeindebund, trugen enorme finanzielle Lasten. Unterstützt wurden sie dabei vom American Jewish Joint Distribution Committee.


Nazi suçları 70 yıldan daha uzun bir süre önce işlendi. Ancak, soykırım, “etnik temizlik”, ırkçılık, anti-Semitizm ve yabancı düşmanlığı bugün de hala var. Holokost'la yüzleşmek, milliyetçilik, yabancı düşmanlığı ve dini azınlıklara yönelik ayrımcılık gibi demokratik hukuk devleti ilkelerini tehdit eden ciddi tehlikelerin farkında olmaktır. 2017 ve 2018'de İsviçre, IHRA'ya başkanlık etti. Bu kapsamda, ‘Holokosttan Hayatta Kalan Son İsviçreliler’ sergisi düzenlendi. Bu sergi hiç şüphesiz, soykırımdan kurtulanlardan halen hayatta olanlara ve onların soyundan gelenlere ve gelecek olanlara ses ve güç veriyor.

Dr. GREGOR SPUHLER ve Dr. SABINA BOSSERT

Çağdaş Tarih Arşivi, ETH Zürih




TANIKLIK: BELLEK VE TARİHİ EĞİTİM



Holokost'tan kurtulanlar ve onların anıları bu serginin merkezinde yer alıyor. Bu tanıklardan ne öğrenebiliriz?


Sevdiklerinin korkusu, zulmü ve kaybı, o zamanlar çocuk ve genç olanlarda derin ve kapanmaz yaralar bıraktı. Bu insanlar iyileştirilemeyecek yaralar taşırlar. Bir baba, bir anne, bir kardeş ile son veda, son görsel temas onların anılarına kalıcı olarak damgasını vurmuştur. Aynı zamanda alıntılar, tanıkların yaşamları boyunca yaralarıyla çok farklı şekillerde baş etmeye çalıştıklarını gösteriyor.


Hayatta kalanlar istisna olduklarını bilirler. Şanslıydılar ama aynı zamanda bu şansı hak etmediklerini de düşünüyorlar. Akrabaları öldürülürken hayatta kalmış olmaları anlaşılmaz ve birçokları için ağır bir yük olmaya devam ediyor.


20 yüzyıl tarihinde derin bir karanlık nokta olarak duran bir soykırım ve medeniyetten kopuş olan Holokost, tanıkların verdiği raporlarda canlı ve somut hale geliyor. Onların hikayeleri, Holokost'un tarif edilemez veya akıl almaz olmadığının kanıtı olarak hizmet ediyor. Avrupa'nın çeşitli yerlerinde uzun yıllar boyunca gelişen sayısız olayın sonucudur. Bu, ilkel bir toplumun değil, büyük kültürel geçmişi olan bir ulusun işiydi. Tanıklar barbarlardan veya hayvanlardan değil, diğer insanlardan - onlara korkunç işkence yapan, “sadece görevlerini yapan”, izleyen, gözlerini kaçıran veya yardım etmeye çalışan insanlardan bahsediyor.


Uzun bir süre, hayatta kalanları neredeyse hiç kimse dinlemedi. Yıllar, hatta on yıllar boyunca birçoğu zulümleri hakkında konuşamadı veya konuşmak istemedi. Onları dinlemek, Holokost'la yüzleşmemizin önemli bir yönüdür. Ancak Holokost'u açıklamak, kurbanların, faillerin ve görgü tanıklarının gözlerine eşit derecede bakan tarihsel araştırmaların misyonudur.

Dr. Gregor Spuhler

Çağdaş Tarihi Arşivler, ETH Zürih